Eczacı Adile Özdağ’ın Değerlendirmeleriyle Türkiye’de Sağlık Okuryazarlığı

Okuryazarlığın bir türü olan sağlık okuryazarlığı terimi ilk kez 1974 yılında Michigan Üniversitesi’nden S.K. Simonds tarafından ‘‘Education as Social Policy’’ adlı kitapta kullanılmıştır. Dünyada bu terim, 1990’lı yıllarda insan sağlığı üzerine önemli bir katkısı olacağı düşüncesi ile yeniden tanımlanmaya ve tartışılmaya başlanmıştır. Son yirmi yıldır ise sağlık okuryazarlığı hakkında ilgi, araştırma ve uygulamalar uluslararası düzeyde artmaya başlamıştır.

Günümüze kadar Sağlık Bakanlığı’nın bu konu hakkında, hastalıkların bulaşıcılık durumu ve teknolojinin gelişip değişmesi, farklı tanı ve tedavi yollarına katkılar sağlaması ile beraber pek çok çalışması olmuştur. Ayrıca son 10 yıl içerisinde Türkiye’de başta üniversitelerin tıp, sağlık bilimleri enstitüsü, sosyal bilimler enstitüsü ve eğitim bilimleri enstitülerinde okuyan öğrenciler üzerinde, sağlık okuryazarlığı bilgileri hakkında anket çalışmaları ve bu anketlerden elde edilen verilere göre yazılan tezler artmaya başlamıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlık okuryazarlığını; ‘‘Bireylerin iyi sağlık halinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi amacıyla sağlıkla ilgili bilgiye ulaşması; bilgiyi anlaması ve kullanması için gerekli olan bilişsel ve sosyal beceri kapasitesi’’ olarak tanımlamıştır. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi, sağlık okuryazarlığı bireyin sağlıklı olmayı sürdürme ve buna katkısı bulunan yollarla bilgiye erişimini, bilgiyi anlamasını ve bilgiyi kullanma yeteneği ile motivasyonunu belirleyen bilişsel ve sosyal becerilerdir. Sağlık okuryazarlığı, sağlık konularında bireyin gelen uyarıcıları doğru yorumlamasıdır. Sağlık okuryazarlığının oluşumunda eğitim, sağlık hizmetleri, sosyal ve kültürel faktörlerin önemli etkisi bulunmaktadır.

Koruyucu sağlık hizmetlerinin tamamlayıcı bir unsuru olarak görülen sağlık okuryazarlığı üç bölümde ele alınmaktadır:

  1. Temel/fonksiyonel sağlık okuryazarlığı:

    Temel okuma, yazma ve okuryazarlık derslerinin yanı sıra sağlık koşulları ve sağlık sistemleri bilgisidir.

  2. İletişimsel sağlık okuryazarlığı:

    Sağlıkla ilgili bilgileri anlayabilmek, farklı iletişim biçimlerinden anlam çıkarmak ve değişen koşullara yeni bilgileri uygulayabilmek için kullanılabilecek iletişimsel ve sosyal becerilerdir.

  3. Eleştirel sağlık okuryazarlığı:

    Sağlıkla ilgili bilgileri eleştirel olarak analiz edebilme becerisidir.

Sağlık okuryazarlığı neden önemlidir?

Sağlık okuryazarlığı, bireyin nitelikli hayat sürmesini sağlamaktadır. Yaşam boyu öğrenmede bireyin motivasyonunu etkilemektedir. Motivasyon, bilgi, sağlıklı yaşam olmak üzere birçok noktada bireye rehberlik eden sağlık okuryazarlığının özümsenmesi ve benimsenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde toplumda sağlık okuryazarlığı becerisini kullanamayan bireyler yetişmektedir. Böyle bireyler düşük yaşam kalitesine sahip olmaktadır.

Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Araştırması’nda elde edilen verilere göre, çalışmaya katılanların yüzde 12’si yetersiz, yüzde 35’inde ise sorunlu sağlık okuryazarlığı düzeyi saptanmıştır. Ortaya çıkan sonuca göre incelenenlerin yarısının sağlık okuryazarlığı hakkında kısıtlı bilgiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, gelişmiş ülkeler de dâhil olmak üzere, yetersiz sağlık okuryazarlığının ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu gözler önüne sermektedir.

Sağlık Bakanlığı tarafından 2018 yılında Türkiye’deki sağlık okuryazarlığı düzeyi ve ilgili faktörler üzerine geniş çaplı bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, yaklaşık olarak her on kişiden yedisinin sağlık okuryazarlığı hakkında kısıtlı bilgiye sahip olduğu görülmektedir.

Sağlık okuryazarlığı ile ilgili yapılan tüm bu çalışmalar bize göstermektedir ki; sonuçlar birbirleri ile paralellik içerisindeler ve Türkiye’de de maalesef sağlık okuryazarlığı düzeyi düşük durumdadır.

Peki, yetersiz sağlık okuryazarlığının sonuçları neler olabilir?

Sağlık okuryazarlığının yetersiz olması durumunda; sağlıksız yaşam, koruyucu sağlık hizmetlerinin kullanımında azalma, tedavi edici hizmetleri kullanmada artış, hastaneye yatış oranları ve acil servislerin kullanımında artış görülmesiyle beraber; hastalıklarının teşhis ve tedavilerinde zorluklar ve bireylerin genel sağlık durumunda kötüleşme görülmektedir. Bu durum özellikle birden fazla hastalığı olan sağlık okuryazarlığı yetersiz yaşlı bireylerde, hastalıkları için tedavilerini yönetebilme ve öz bakımlarını sağlamada zorluklara neden olmaktadır.

Yeterli düzeyde sağlık okuryazarlığı düzeyine sahip olmak, günümüzde hayatımızı bir o kadar kolaylaştıran ve bilgiye ulaşmayı eskiye oranla karşılaştırılamayacak düzeyde hızlandıran dijital dünyada, doğru ve yanlış bilgiyi ayırt edebilmenin önemli olduğu sağlık konusunda çok daha önemli bir faktör olmaktadır.

Sağlık konusunda en ön saflarda çalışanlardan biri olan biz eczacıların görevlerinin ne kadar hassas olduğunu biliyorsunuz. Bizler işimizi yaparken, bir yandan da sağlıkla ilgili hastalarımızın ya da yakınlarının sorularına yanıt vermeye ve sağlık bilincini artırmaya çalışıyoruz.

Sağlık okuryazarlığı düzeyinin arttırılmasında da biz eczacılara önemli bir görev düşmektedir. Bayer’in IPSOS ile yaptığı sağlık okuryazarlığı araştırma sonuçlarına göre, halkımızın yüzde 60’ı sağlıkla ilgili bilgileri internet ya da sosyal medyadan aldığını belirtmiş. Bizler ise bu konuya tereddütle yaklaşıyoruz. Sağlığınıza ilişkin konularda mutlaka hekiminize veya eczacınıza danışarak hareket etmenizi öneriyoruz. İnternette yazılan ya da sosyal medyada paylaşılanlara göre tedavi planlaması yapmamalısınız.